Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurgül Keser, “5. Kardiyoloji ve Kardiyovasküler Cerrahide Yenilikler Kongresi” için bulunduğu Antalya'da, kadın ve erkekkalpleri arasındaki farklılıkları ve hastalığa yakalanma oranlarını anlattı.
Kadınlarla erkeklerin damar yapısında farklılıklar olduğunu belirten Keser, şu bilgileri verdi:
“Koroner arterler (kalbi besleyen damarlar) kadınlarda daha küçük, daha ince. Kadın kalbi daha küçük, mikro vasküler dediğimiz küçük damar hastalıkları kadınlarda daha çok görülüyor. Dolayısıyla anjiyo yapıp damarlarda belirgin bir daralma yok dediğimiz hasta grubuyla karşı karşıyayız. Halbuki hastalık var. Tanısı biraz daha güçlük arz edebiliyor. Damarların iç çeperini bir teflon gibi kaplayan zarda belirgin bir hasar ortaya çıkabiliyor.”
Kadınlarda koroner arter hastalıklarında menopozdan sonra belirgin bir artış gördüklerini dile getiren Keser, östrojenin koruyucu etkisinin çekilmesinin ardından yıllardır biriken risk faktörlerinin damarlara etki ettiğini belirtti.
Erkeklerde östrojenden kaynaklanan bir koruma olmadığı için damarların hastalığa daha hazırlıklı olduğunu ifade eden Keser, şöyle konuştu:
“Kadınlar menopoza girmelerinin ardından koroner arter hastalıklarına daha hazırlıksız yakalanıyor. O yüzden ani enfarktüsler ve ölüm oranları kadınlarda daha fazla ortaya çıkıyor. Enfarktüs geçiren kadınların ölüm oranı, erkeklere göre iki kat daha fazla. Kalp yetersizliği riski erkeklere göre daha fazla. By pass sonrası erkeklerde ölüm oranı yüzde 2.6 iken kadınlarda yüzde 4 oranında. Kadınlarda 40-45 yaşlarından sonra iki katına yaklaşan bir oranda kardiyovasküler hastalığa yakalanma ve bundan dolayı ölüm söz konusu. Dünyada her yıl 250 bin kadın koroner arter hastalıklar nedeniyle ölüyor.”
Koroner arter hastalığının bir erkek hastalığı olmadığının bilinmesi gerektiğini vurgulayan Keser, bu hastalıkların kadınları daha çok vuran ve vurduğu zaman da daha ölümcül sonuçlarla kendisini gösteren bir hastalık olduğunu dile getirdi.
Koruyucu önlemler
Prof. Dr. Nurgül Keser, kalp ve damar sağlığının korunması ve koroner arter hastalıklarının önlenmesi için kadınlara öncelikle bilinçli olmalarını ve hastalığı engelleyici yöntemleri öğrenmelerini tavsiye etti.
Koroner arter hastalıklarının önlenmesinde doğru beslenme ve düzenli egzersizin önemine değinen Keser, şunları söyledi:
“Türk kadını, eşinin ya da çocuğunun sağlığını ilk planda tutuyor. Kendi sağlığını hep ikinci plana atıyor. Kadınlar, öncelikle sağlıklarının değerinin farkında olacaklar. Daha sonra sağlıklı yaşam prensiplerini uygulamaları lazım. Sigaradan veya pasif içicilikten uzak durmalılar. Dumansız hava sahasını desteklemeliler. Bunlar çok ciddi oranda koroner arter hastalıklarını azaltılıyor. Kuzey Amerika ülkelerinde koroner arter hastalıklarındaki azalmanın yüzde 30'lara indiğinden söz ediliyor. Dolayısıyla sağlıklı beslenme, klasik Türk mutfağından zeytinyağı ağırlıklı Ege mutfağına doğru yönelme, sebze ve meyve ağırlıklı beslenme önemli.”
Çocukların da fast foodlardan uzak tutulması gerektiğine işaret eden Keser, koroner arter hastalıklarının çok küçük yaşlara indiğini vurguladı.
Keser, şöyle devam etti:
“Çok erken yaşlarda damarların içindeki teflon zarları bozulmaya başlıyor. Erkekler biraz daha günlük aktivitelerinin arasına sporu, fiziksel egzersizleri sıkıştırabiliyorlar, kadınlar bu konuda biraz daha geri planda kalabiliyorlar. Kadınların da düzenli egzersiz yapmaları lazım.”
Düzenli sağlık kontrollerinin yapılmasının önemine de değinen Keser, 20 yaşından itibaren kolesterol kontrollerinin yapılması gerektiğini belirterek, koroner arter hastalığı tanısı konulmuş kişilerin yüzde 35'inin kolesterol değerlerini bilmediğine dikkati çekti.
Hastalık semptomlarının başlamasından önce hastalık tanısının konulmasının tedavide hayati önemde olduğunu kaydeden Keser, “Obeziteyi, insülün direncini ne kadar kırabilirsek o oranda koroner arterlerin sağlığını daha iyi koruyabiliriz. Hipertansiyonun oluşmasını geciktirebiliyoruz” dedi.
✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!