Madem misafir olup ülke ülke gezmek istiyoruz, o halde ev sahiplerinin geleneklerini öğrenmenin şimdi tam zamanı!
Her kültür kendi dinamiklerini oluşturur, toplumlarda hâkim olan ana akım dini inançların emirleri çoğunlukla halkın dimağında sarsılmaz yerini alır! İşte şaşkınlık yaratan o liste:
Hindistan’da inek kadar değeriniz de gösterişiniz de yok!
Herkesin bildiği bir bilgiyle başlayıp konularımızı gittikçe zorlaştıralım. Gözlerimizi Hindistan’a çevirip dünyanın büyükbaş hayvan popülasyonunun ayyuka çıktığı bu bölgeye bir göz atalım. Aslına bakarsanız Hinduizm inancının yaygın olduğu Hindistan’da yalnızca ineklerin değil tüm hayvanların saygıyı hak ettiği düşünülüyor ve nüfusun çoğunluğu vejetaryen olmayı tercih ediyor. Kutsal olan ineğin tezeği yakılıyor, idrarı şifa niyetine içiliyor, sütü, yağı, yoğurdu tanrısal bir bağış olarak afiyetle tüketiliyor ancak yaşam hakkı elinden alınamıyor! Reenkarnasyon inancıyla doğrudan bağlantılı olan hayvan sevgisi Hindistan’da sokak hayvanlarının özgürce yaşamasını sağlıyor. Hindistan ziyaretiniz sırasında bir restorana oturur, unutur da inek eti sipariş ederseniz, biz uyarımızı yaptık; olacaklardan sorumlu değiliz.
Rusya’da bir demet, iki düzine yok; hep tek sayı var!
Rusya’nın beyaz gecelerinde bir güzele vuruldunuz, bir de güzel türkü tutturdunuz, hemen yanı başınızda uzanan çiçek bahçesinden dört gül koparıp sevdanızın peşinden koştunuz, derken nazikçe çiçeğinizi uzattınız, alacağınız tatlı bir tebessüm, minik bir teşekkür için hazır beklerken; ağlama krizine giren çiçeği burnunda sevgilinizin bir hışımla gidişine şahit oldunuz! Ne hızlıydı ama! Neden dersiniz? Boşuna demiyoruz gitmeden ülkenin altını üstüne getirin, Ligarba Turizm’in yazılarını baştan aşağı okuyun diye! Gitti gül gibi aşk! Sadede gelecek olursak; Rusya’da tek sayıdaki çiçekler mutluluğu simgeleyip zarif bir hediye seçeneği olurken, çift sayılılar baş sağlığı dilekleri eşliğinde cenazelerde sunuluyor! Siz siz olun, çiçeğinizi vermeden önce itinayla sayın! Bir dahaki sefer bu kadar ucuz kurtulamayabilirsiniz!
Tabakta biraz yemek kalsın, Çin’de adet böyle, aç olan ekmeğe dadansın!
Çin’de bir ailenin evine misafir oldunuz, bir tepeleme pirinci nasıl yiyeceğinizi kara kara düşünürken, gayret edip nihayet bitirdiniz. Misafir olduğunuz evin yemeğini beğenmemiş görünüp saygısızlık etmemek için midenizi neredeyse çatlattınız ama yanlış alarm! Çin’de tümüyle tersi bir algı yarattınız! Çin’de yemeğini çok beğenen artık kıyamadığından mıdır, yeterince yedim doydum ispatından mı bilinmez, önünde bir lokma olsun yemek bırakmak adettendir. Aksi halde boş olan tabağınızın dolmasını arzuladığınız, yemekten tatmin olmayıp farklı bir yiyecek istediğiniz anlaşılabilir. Üzerinize yönelen bakışlar sizi biraz mahcup biraz da tedirgin edebilir.
Düğünde çeyrek takılır, Japon diye farklı sanmayın!
Japonya’da bir düğüne katıldınız, hak geçmesin diye düşündüğünüzden çeyreği bozdurup gelin ve damada eşit miktarda paylaştırdınız! Sizin ağzınız kulaklarınızda, keyfiniz yerinde! Görevinizi yerine getirip Japonlarla kasap havası oynamak, harman dalına eşlik etmek için hazır bulunuyorsunuz ancak üzerinizdeki sevimsizlik yüklü bakışlar bir türlü azalmıyor! Sizce neden? Peki hiç mi sormadınız “burada adet nedir, evlenen çifte ne tür hediyeler alınır, ne yapmam yakışık alır” diye? Zira gelin ve damada eşit ölçüde para takmak bir tür; “inşallah ayrılırsınız” dileği oluyor ve takdir edersiniz ki buralarda hiç de hoş karşılanmıyor. Siz siz olun ortak bir hayat için adım atan çiçeği burnunda hiçbir çifti birbirinden ayırmayın, çeyrekten vazgeçmeyin!
Ne enseye tokat ne keltoşa şaplak, Tayland ciddiyet ister!
Esasen budizmi kabul eden her millette biraz bulunur! İnanışa göre kutsal kabul edilen kafa bölgesine sulu şakalar yapmak ne tercih ne de kabul edilebilir. Tayland, Malezya gibi Budizm inanışının yaygın olduğu coğrafyalarda askerlik arkadaşım deyip kafa sevemez, açık ense görünce günlerden de cumaysa, şakayla karışık bir tokat yapıştıramazsınız! Aslına bakarsanız öfkelendirmekten ziyade onur kırıcı bir davranış olarak karşılanabilecek, kafayı hedef alan her hareketten kaçınmakta, mesafeyi olabildiğince korumakta fayda var!
Kuzey Avrupa’da gereksiz konuşmayın!
Yaşamda hepimizin özen göstermesi gereken, ağzımızdan çıkacak sözlere mukayyet olmamızı öğütleyen bir gelenek aslında sıradaki! Hepimiz gün içinde önümüze gelen her konuda fikir yürütmeye, vazifemiz olmayan işlere sıkça ve itinayla burunlarımızı sokmaya, bir dokunana bin ah işittirmeye fazlasıyla bayılıyor, çok konuşmayı da genelde marifet sayıyoruz! Ama bakınız Kuzey Avrupa’ya; “gereksiz muhabbet etmek kabalıktır” demiş, zarafet için sessizlik ilan etmiş! Ne de güzel etmiş. Sırf bu yüzden Kuzey Avrupa’ya gidip harika bir alışkanlık kazanılabilir. İnsanlar kendilerine sorulandan fazlasını söylememek, dillerini kontrol etmek konusunda böylece ehlileşebilir. Harika bir ahlak kuralıymış, biz çok sevdik!
Taksiye yalnız binen öne oturur, Avustralya’da şoförünüz yok sizin!
Avustralya’ya gittiniz ve muhtemelen seyahatinizin herhangi bir bölümünde taksi kullanmayı tercih ettiniz! Yalnız başınıza otelinize binmek için durdurduğunuz taksinin önünde, en kritik andasınız! Öne mi binersiniz yoksa arkaya mı? Bu kez yolcu şoför adabıyla ilgili Avustralya’nın küçük bir ricası var! Yalnız başınızaysanız, ön koltuk da dolayısıyla boşsa; lütfen arkaya oturup nazik şoförünüzün kalbini kırmak yerine, yanına oturup yol arkadaşlığı edin! Zira yalnızsanız ve geçip arkaya kurulduysanız, saygısızca davrandınız!
✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!