
Nedenler çok sayıda olabilse de hiçbir insanın belli bir davranış kalıbıyla doğmadığını belirten Uzm. Psk. Mahir Efe Falay, ünlü düşünür John Locke’nin söylediği gibi “İnsan zihni doğuştan boş bir levhadır ve ne öğrenirse o olur. Mükemmeliyetçilikte derine inildiğinde erken çocukluk karşımıza çıkar. Erken çocukluktaki koşulsuz olması gereken ‘kabullenilme’, koşullu kabulse - yani çocuğun davranışlarına bağlıysa - buna neden olabilir. Çocuk ebeveynlerinin istediği standartları karşılamanın ancak mükemmel ile olduğunu hızla öğrenir. Ve çocuklukta başlayan mükemmeliyetçilik neredeyse her zaman yetişkinlikte de devam eder’ diye konuştu.
Mükemmeliyetçi olmanın diğer olası nedenlerini de söyleyen Uzm. Psk. Mahir Efe Falay, “Erken çocuklukta sorun yoksa ama kişi yine de böyleyse bu sefer genç yetişkinlik dönemine bakılmalıdır. Arkadaşlarının ailesinden daha önemli olduğu ergenlik çağında acaba içine girmek - içinde kalmak istediği gruptakilerin hayata karşı tavırları nasıl? Onların bakış açısı ‘mükemmeliyetçilik’ barındırıyorsa sizin çocuk da muhtemelen öyle birine dönüşecektir.
Mükemmeli isteme sadece aileler veya arkadaş gruplarına bağlı değildir. Herhangi bir öğretmen de isteyebilir. Bunun sonucu da yukardakilerden pek farklı olmayacaktır. Erken çocukluğunda ilkokulundaki çocuk onun dersinde kalmamak ve sınıf arkadaşları tarafından alay edilmemek (çocuklar acımasızdır zira ahlak henüz tam gelişmemiştir) için mükemmeli, yani kaf dağının tepesine erişmeyi amaçlayacak ve ancak bir kısmı başarabilecektir. Çeşitli nedenlerle başaramayanlardaysa özgüven kaybı, okuldan soğuma ve/veya içe kapanma gibi depresif durumlar görülebilir“ ifadelerini kullandı.

Kendine ve etrafına ister düşünce ister davranış bazında normalden yüksek standartlar koyacak ve bunların biri dahi karşılanmadığında dışarıdan rahatça görülebilecek kızgınlık, öfke, soğuma gibi sonuçlar görülebilecektir. Bunlar da uzun vadede çeşitli fizyolojik sorunlara dönüşüp kişinin hayatını iyice zorlaştıracaktır.
Bu yüksek standartlar aynı zamanda birçok erteleme de getirecektir. Çünkü amaçlanan “en” dir. Ama bakılırsa ki “en” e ulaşılma şansı yok, o yüzden hiç başlanmayacaktır. Çünkü öyle bir kişi büyük ihtimalle (araştırmalara göre %75 kadarı) en ’den aşağısını kabul edilemez bulacaktır ve bu kalıp birden çok kere tekrarlanınca, mükemmeliyetçi kişinin hanesine büyük bir götürü olacaktır.
Götürü varsa getiri de mutlaka olacaktır, o da ‘işini iyi yapmak’, gelen eleştirileri en aza indirmek ve uç raddelere varmadıkça yararlı olabilen kontrol arzusudur” şeklinde konuştu.
✎ Mutfağınızın olmazsa olmazı her ürün Karaca’da!