2020-2021 eğitim-öğretim hayatı başladı. COVID-19 nedeniyle milyonlarca çocuk ve gencin eğitim öğretim yaşamı bir süre daha uzaktan devam edecek.
Geçmiş dönemlerde uzaktan eğitimin okula gitme imkânı olmayan, zamanında gitmemiş-gidememiş küçük bir kesimin ilköğretim ve lise diploması alabilmeleri için hazırlanmış bir programla sınırlı olduğunu belirten Anadolu Sağlık Merkezi’nden Uzman Psikolog Selin Karabulut, “Ancak milyonlarca çocuğun, örgün ve yüz yüze eğitime katılamadığı, sadece uzaktan internet ve TV yoluyla yürütülmeye çalışılan bir sisteme ilk kez şahitlik ediyor, deneyimliyoruz” dedi. Peki bu süreci anne-babalar yönetmeli?
İşte Uzman Psikolog Selin Karabulut’un önerileri...
COVID-19 salgını önlemleri kapsamında, birçok insanın gündelik hayatı rutinlerinin değiştiğini, sosyal ilişkilerinin kısıtlandığını, alışkanlıklarının değiştiğini, konforunun bozulduğunu biliyoruz. Sosyal izolasyonun hastalığın yayılmasını yavaşlattığı, sosyal mesafeli gündelik yaşamın virüsün bulaşma riskini düşürdüğü bir gerçek. Peki bu durum yetişkinler olarak bizleri bu kadar etkilerken, iş hayatımızda, sosyal hayatımızda, gündelik hayatımızda, bedensel ve ruh sağlığımızda bu kadar değişiklik yaparken, normal şartlarda eylül ayında okula başlaması gereken milyonlarca çocuğu neler bekliyor?
Nisan ayından beri okula gitmeyen, evden eğitim-öğretim hayatına devam etmeye çalışan, hatta buna bile şansı olmayan çocuklara ne oldu? O çocuklarla birlikte evde olmak zorunda olan anne, baba, büyük anne, büyük baba veya yardımcı ablalar neler yaşıyor? Tüm bu insanları önümüzdeki süreçte neler bekliyor?
Öncelikle şunu söylemek gerekir ki, bu ülkece ilk kez yaşadığımız bir durum. Geçmiş dönemlerde uzaktan eğitim, okula gitme imkânı olmayan, zamanında gitmemiş-gidememiş küçük bir kesimin ilköğretim ve lise diploması alabilmeleri için hazırlanmış bir programla sınırlıydı sadece. Televizyondan, kitaplardan, zaman içinde de internetten takip edilen müfredat ve dönem sonunda da gidilip girilen sınavlar vardı. Ancak milyonlarca çocuğun, örgün ve yüz yüze eğitime katılamadığı, sadece uzaktan internet ve tv yoluyla yürütülmeye çalışılan bir sisteme ilk kez şahitlik ediyor, deneyimliyoruz. Biz uzmanların da bu konudaki deneyimi ve bilgisi zaman içerisinde artacaktır. Şimdilik en iyi yolları, en kolaylaştırıcı ve uygun çözümleri yine bilimsel bilgilerin ışığında birlikte bulmaya çalışacağız. İşte uzaktan eğitim sürecini yönetebilmek için anne-babalara birkaç öneri...
- Televizyona, internete, bilgisayara ulaşamayan, bu verilen eğitimleri alamayan binlerce çocuk olduğu unutulmamalı. Böylece çocuğunuz sizin arzu ettiğiniz notları almadı diye üzülmezsiniz!
- Uzaktan eğitim sürecinde çocukların okullarından, yani arkadaşlarından, sosyal ilişkilerinden, alıştıkları düzenden, bahçelerinden, flörtlerinden, gruplarından ve “bağımsızlıklarından” uzak kaldıkları unutulmamalı ve buna bağlı olarak canlarının sıkılmaları normal kabul edilmeli.
- Uzaktan eğitimin süresini, şeklini, karşılıklı olup olmayacağını çocukların devam ettikleri okullar belirliyor. Bu programların minimal düzeyde uygunluğu tartışılmalı.
- Her çocuk sosyal ortamda kendini gösteremeyebilirken bazı çocuklar ise kendini göstermek isteyebilir. Çocuğunuzun ekran başındaki performansının nasıl olduğuna dikkat edin. Bu takip çocuğu rahatsız etmeden, uzaktan yapılmalı. Çocuğa geri bildirimler sorulup öğretmenden bilgi alınmalı.
- Uzaktan eğitim için evde çocuğunuzun sessiz, hareketten uzak, tek başına kalabileceği, mümkünse kulaklık kullanabileceği bir ortam yaratmaya özen gösterilmeli.
- Çocukların dikkat süreleri yaşa göre değişiklik gösterebiliyor. Bu nedenle de ara vermeden, ekran başından kalkıp hareket etmeden, oyun, yemek, öz bakım, yeterli uyku gibi ihtiyaçlarını yeterince karşılamadan çocuklardan verim alınması ve dikkatlerini saatlerce işledikleri derse veya öğretmenlerine vermeleri beklenmemeli.
- Verilen programlara uyum sağlamaları konusunda çocuklara destek olunmalı. Belirli saatlerde kalkmak, pijamalardan kurtulmak, ders saatlerini görünür yerlere not etmek çocuklara yardımcı olur.
- Çocukların ekran başında uzun saatler geçirmelerini istemeyen uzmanlar ve veliler, şimdi bu duruma mecbur bırakıldı. Buna bağlı olarak da çocukların göz ve iskelet sağlıkları tehlikeye girecek. Bunun için dik oturmalarına, masa başında olmalarına, ekran mesafesini iyi ayarlamalarına, ders aralarında muhakkak hareket etmelerine dikkat edilmeli.
- Çocukların ders esnasında abur cubur yemeleri ve atıştırmaları hem çocukların dikkatlerini bozabilir hem de gereksiz kilo almalarına yol açabilir. Çocukların okuldaki gibi belirli bir yemek saati olması bu sorunu aza indirebilir.
- Çocukların ders aralarında dijital ekranlardan uzak kalmalarına dikkat edilmeli.
- Bütün gün ekran başında olan çocuğun akşam belirli bir saatten sonra ekran başında olmamasına, kendini ruhsal ve fiziksel anlamda yormamasına dikkat edilmeli. Sosyal ve iletişimsel ihtiyaçlarını karşılamasına imkân sağlayın.
- Uzaktan eğitim esnasında çocuklara eşlik etmek, soruları birlikte çözmek, gidip kitabını getirmek veya çocuğa “Hadi, sen de parmak kaldır” gibi müdahalelerde bulunmak, onların gelişimine katkı sağlamaz. Okul, çocukların bağımsız karar verebildikleri, kendilerini geliştirebildikleri, eksiklerini fark edebildikleri yerdir. Bu farkındalıkları kazanmaları için onlara karışmamanız gerekir. Mümkünse o esnada kendi işlerinizle ilgilenin veya ortamda bulunmayın.
- Çocuklarınızın ödevlerini takip etmeyin (özellikle 2. sınıftan sonra). Hafta sonları hafta içi programını hafifletip araya muhakkak boş zamanlar ekleyin. Bunu yapmak isteyen görece daha büyük çocuklarınızı ders için zorlamayın.
- Başka arkadaşları ve sizin arkadaşlarınızın çocuklarıyla, kendi çocuklarınızı kıyaslamayın, bu kıyaslamaları özellikle çocuklarınızla yapmayın.
- Unutmayın sizler ebeveynsiniz, öğretmen değil. Elinizden gelenin fazlasını yapamazsınız.