Serhat Bey yeni kitabınız hayırlı olsun. Roman türüyle son olarak yayımladığınız Azad isimli kitabınızın ardından şimdi Bekleme Odası adlı romanınızla ve bu kez Paris’te başlayan şaşırtıcı bir hikâye ile okurların karşısına çıkıyorsunuz, neler hissediyorsunuz?
Teşekkür ediyorum. Elbette yine bir kitabımın okura ulaşıyor olmasından ötürü çok mutluyum. Ancak Roman, deneme ya da farklı bir türde olması benim içimde farklı bir duygu oluşturmuyor çünkü benim için her kitabım bir tür sesleniş ve insanlarla buluşma vesilesidir. Değişen ise sadece hikayeler, konular, zamanlar ve karakterler oluyor.
Bekleme Odası’nın arka kapağında okurları büyük yazar Zülfü Livaneli’nin sizin için sarf ettiği “Serhat Kaya romanları, kendilerini zevkle okutmanın yanı sıra yerellikten çok genel insan davranışlarının izini sürerek edebi bir panorama yaratıyor” sözleri karşılıyor. Peki bu cümleleri ülkemizin yaşayan en büyük romancılarından biri olan Livaneli’den kaleminiz için duymak nasıl bir duygu?
İşte bu harikulade bu duygu diyebilirim. 42 yaşındayım ve bu yaşıma dek bana kendimi daha iyi hissettiren başka bu denli özel bir an hatırlamıyorum. Henüz 18 yaşındayken uzun metraj film senaryosuna yardımcı yazarlık yaptım, 600’den fazla kez sahneye çıktım, ödüllere layık görüldüm ancak kıymetli büyüğüm, kitaplarını ezber edercesine defalarca okuduğum ustamın bu sözleri benim adıma ömrümde yaşadığım en büyük bahtiyarlık olduğu kesin.
Bekleme Odası şimdiden yeni yılda 54. Orhan Kemal Roman Armağanı başta olmak üzere birçok edebiyat ve roman yarışmasına da davet edildi. Bunu bekliyor muydunuz?
Bekliyordum demenin budalaca olduğunu ve ödül almak için kitap yazmanınsa doğru olmadığını düşünüyorum. Ödül için değerlendirmeye alınması, edebiyat çevrelerince sevilen ve saygı duyulan jüri üyelerinin romanımı okumaya ömürlerinden zaman ayırıyor olması dahi tek başına yüksek bir anlam ihtiva ediyor benim için. Çünkü söyler misiniz bir insanın bir başka insana verebileceği ve yerine koyamayacağı “zamandan” daha önemli bir şey var mıdır sizce? Bu nedenle örneğin kitabımın diğer birbirinden değerli kitapla beraber değerlendirileceği, mesela bana göre Türkiye’nin Nobel’i denilebilecek kadar anlamlı birkaç büyük roman yarışmasının başında gelen Orhan Kemal Roman Armağanı’nda son kitabımla yarışacak olmak en az ödüle layık görülmek kadar değerli. Çünkü bu ödül geçmişte Yılmaz Güney, Çetin Altan, Erdal Öz, Sevgi Soysal, Yaşar Kemal, Adalet Ağaoğlu, Zülfü Livaneli gibi büyük kapıdan giren büyük yazarla verilmiş, büyük edebiyatçı Orhan Kemal’in adını yaşatan çok özel bir ödül. Böyle düşününce şu an yarışıyor olmak bile gurur veriyor.
Son yıllarda dijitalleşmenin de etkisiyle insanların, özellikle de gençlerin kitaplara olan ilgisinde bir azalma olduğunu düşünüyor musunuz?
Bazen böyle olduğunu düşünüyorum, bazense bunun sadece okur ilgisi azalması ile açıklamanın çok sığ bir bakış açısı olabileceğini düşünüyorum. Evet, özellikle 25 yaş altı bireylerin Dünyayı tanıma, heyecan duyduğu veya eğilim gösterdiği konuların peşinden gitme, hayat kurma, gelecekte var olma telaşının bugün benim yaşımdakilere ve benden daha büyük bireylere göre daha fazla olduğu bir hakikat. Hâl böyle olunca kendi evindeki yangını söndürmekle meşgul birinin birkaç kilometre uzaktaki ormanın yangınına aynı telaşla su taşımasını “maalesef” bekleyemiyorum. Ama diğer taraftan az önce söylediklerimi, yani hayata ve Dünya’ya dair telaşlarının, gerçekleştirmek istediklerinin peşinden giden bireyler için yol gösterici olacak çok az şey var ki kitapların yerini tutabilsin. Çünkü Kitaplar zaman makinası gibiler, bir anda sizi 500 yıl önceye ya da düşleyeceklerinizle 500 yıl sonrasına götürebiliyor. Hem de bunu çok düşük bir maliyetle yapıyor.
Yıl biterken okurlarınıza söylemek istediğiniz bir şeyler varsa lütfen paylaşın.
Dilerim ki söylediklerim ve söyleyeceklerim sadece okurlara değil, okumayanlara da ulaşsın. Çünkü ama öyle ama böyle, hep birlikte yaşıyoruz. Ve hepimiz için daha adil, daha aydınlık, daha huzurlu ve barış ikliminin hâkim olduğu bir Dünya’da yaşamak en insani hakkımız sanıyorum. Yeni yılın Dünya halkları olarak acıya gark olmaktan ve göz yaşı dökmekten uzak olacağımız, yaşadığımızı ve yaşanılan hayatı tüm habitatıyla sindirerek ve uyum içerisinde sürdürebiliyor olmamızı temenni ediyor ve tabii ki size teşekkür ederken vesilenizle tüm edebiyat ve sanat tutkunlarına selamlarını iletiyorum.
*** Serhat Kaya’nın yeni kitabı Bekleme odası Kitapyurdu’ndan temin edilebilir.
https://www.kitapyurdu.com/kitap/bekleme-odasi/698331.html&filter_name=bekleme+odasi
https://www.instagram.com/serhatkayaresmi/